Anadolu Kadını

Onlar erinin evinde,dilinde avrat,
Bahçesinde bağında,yazıda ırgat.
Dar günde de iyi günde de,varlıkta hastalıkta,
Çocukların üstüne gere daim kol kanat…..
Onlar ekmek pişirir,
Onlar türlü işler devşirir,
Onlar alın teri döker emek verir, ömür tüketir,
Onlarda bilinmeyen bir sabır,bilinmeyen azimler vardır.

Onlar aş yapar,ekmek pişirir,
Onlar,kimi tandırda kimi fırında kimi tavada,
Olmadı gözleri hiçbir zaman havada.
Onlar emek, veriyor,
Onlar emek kokuyor,ekmek kokuyor,
Onlar gönüllerde ne dünyalar kuruyor…

Onlarda deryalar gibi yürekler var,
Onlarda sevgi sunarlar,merhameti ahlak sayarlar
Onlar insanların tümüne,bacı gibi,kardaş gibi,ana gibi bakarlar…

Onlar yün eğirir kirmen,kirmen,
Davar peşinde koşar aman demeden,
Konuğunu bırakmaz asla sofrasından,yemek vermeden,
Diline,dinine rengine bakıp insan seçmeden…

Evlat diye doğurduğu,her yavruyu yüreğine basıyor,
Hiç birini diğerinden ayırt etmiyor,
Abı-hayat pınarından sütler veriyor,
Yokluğu zor demek ki evladın,
Taşı bile bebek yapıp beliyor.
Ömür denen şeyi çile gibi çekiyor,
Onlar bu vatana,sırım gibi vatansever evlat veriyor,
Anadolu,Anadolu,Anadolu benim yurdu diye söylüyor….

Selahattin Ölmez

Analar Kutsaldır

Ana yüreği derya gibidir,eza,cefa dinlemez,
Besler büyütür evlatlarını,hiç karşılık beklemez.
Evlatları dururken kendisine,seyri safa istemez
Yüreğindeki sevgi,umman gibidir asla tükenmez….

Yuvasında mutluluğu arar,başka bir şey istemez,
Dertlerini yüreğine gömer,kimselere söylemez.
Yedirip,içirmeden yavrusuna,kendi asla yiyemez,
Yüreğindeki sevgi umman gibidir,asla tükenmez….

Yuvası çok kutsaldır,değeri her şeylerin üstünde,
İffeti hazinedir,göz dikenin panter gibi yürür üstüne,
İncitici söz bilmez,söz söylemez doğru sözün üstüne,
Yüreğindeki sevgi umman gibidir,dostlarının yüzüne…

Hanenin yükünü taşır omuzlarında,hiç aman demez,
O varken yuvasına haksız kazanç,haram giremez,
Cennet kendi ayakları altındadır,hak ettiğin söylemez,
Yüreğindeki sevgi umman gibidir asla tükenmez……

Anam yüce varlıktır,onun gibi yar hiçbir yerde olamaz,
Yüreği muhabbet doludur,tuttuğu eli asla bırakmaz,
Sevgi yağmuru yağdırır sağanak,sağanak,kimseleri ayırtmaz
Yüreğindeki sevgi umman gibidir,asla tükenmez….,

08,MAYIS,2005

Selahattin Ölmez

Ben Doğuyum

Ben doğuyum,
Güneşin doğduğu yer,
Ne güneşler doğurdum;
Gökteki güneşten başka.
Gökteki Güneş,
Yıldız sayılır, onların parlaklığında.

Ademin çocuklarına beşikler verdim,
Nuh'a gemi, ormanlarımdan.
Musa'ya Asa,
İsa'ya Kâse
Muhammed'e minber verdiğim gibi.
Havva'nın ninnisi söylenir, ovalarımda.
Dağlarımda Davud'un avazı,
Tur'da Musa'nın sayhası,
Bilâl'in çınlayan ezanı gibi,

Ben doğuyum, hem Orta Doğu,
Ne medeniyetler, doğurdum, gerçek medinelerde
Ne şehirler kurdum.
Babil'den,Ninova'dan Kudüs'ten sonra.
Ne Krallar yükseltip alçaltım,
Karun,Nemrut, Firavundan başka.

Yollarımda Peygamberlerin ayak izleri var,
Şu İbrahim'in Mezopotamya'da,
Oradaki, Nasara'lı İsa'nın
Ya Muhammed'in izleri,
Mekke'den Medine'ye kadar.

Ben doğuyum,
Güneşin doğduğu yer,
Ne güneşler doğurdum,
Gökteki güneşten başka,
Konfüçyüs, Zerdüşt, Buda,
Fikir adamıydılar, dava adamıydılar.
Sonra Aristo, Platon
Greec'i, Roma'yı kurdular.
Farabi,,İbni Rüşt, İbni Sina
Doğudan aldıkları ışıkla,
Batıyı aydınlatıp,
Dante'yi ve Nietzsche'yi çıkardılar.

Sonra soyguncular, talancılar geldi
Bendeki işbirlikçilerle,
Barbarlar, mülkümü yağmaladılar.
Romalılar ve başka barbarlar,
Ser verdim sır vermedim.
Ürettiğim bütün zenginlikleri çaldılar;
Altın mücevher, petrol ne varsa,
Her şeyimi aldılar, ruhumdan başka.
Götürüp apartman, gökdelen kurdular,
Ama ruhsuz, ama taş,beton, demir yığınları,
İnsanları hapsetmek için " çağdaşzındanlar.
Adına şehir dediler, şehir görmemişler.
Şehir, Semerkant'tı Buharaydı, Bağdat'tı.
Çevresi bağlar, bahçeler
Adam gibi adamların yaşadığı yer.

Ben doğuyum,
Güneşin doğduğu yer,
Ne güneşler doğurdum
Gökteki güneşten başka,
Öyle parlak öyle parlaktılar,
Güneş yıldız kalırdı onların ışıklarında.
Nur yüzlü Havariler.
Daha binlerce veli, aziz ve azizeler
Hallac,Yesevi, Arabi, Mevlana, Yunus'lar

O hikayesini dinlediğiniz,
Küllerinden yeniden doğan.
Zümrüdü Anka kuşu
Benim Kaf dağımda yaşar.
Ben ölümsüzlük iksiri içtim,
Ben de Cebrail nefesi var.
İnanmazsanız Semur'a sorun,
Bilir, o nefes neye yarar.

Yeni güneşlere gebeyim,
Doğurup, çalamadıkları ruhumu vereceğim.
Ali'ler,Selahaddin'ler,Alpaslan'lar
Meryem'ler, Rabia'lar.
Eski günlerdeki gibi,
Bir doğurdum, bir doğurdum mu!
O zaman bendeki keyfi görün,
Nasılda kınalar yakacağım ellerime,
Tüm gelinlerimin kınasından parlak,
Yılanlar,çıyanlar kaçacak delik arayacak.

Halit Özdüzen

Aşkın Sırrı

Ademe secde ettinse, uzak değil yakındasın
Mürşide biat ettinse, elestünün farkındasın

Nuh nebiyi düşündünse, tufan görmüş ummandasın
Ehl-i Beyte yüz sürdünse, sultan ile sultandasın

Nefis putunu kırdınsa, İbrahim'le divandasın
Benlik arından geçtinse, İsmail'le kurbandasın

Sabır yolunu seçtinse, Yusuf ile zindandasın
Eyüp sırrını bildinse, her dertliye dermandasın

Kendi Tur'una çıktınsa, Musa ile Sina'dasın
Ali'ye turab oldunsa, Fatime'yle Mina'dasın

Davut'a sapan oldunsa, Filistin'de devrandasın
Gerçeğe agâh oldunsa, İsa ile seyrandasın

Ahmediyeti çözdünse,aşk denilen fermandasın
Ebül Ervah'ı gördünse, Muhammed'le Kuran dasın

Tehvid nurunu bildinse, Lâ'da değil İlla'dasın
Sırrın o aşka halidse, Allah ile Allah'tasın

Tasavvuf Yolcusundan,

Halit Özdüzen

Aşkın Adıdır Hüseyin

Aşkın adıdır Hüseyin,
Lezzet tadıdır Hüseyin
Bilmeyenler Araf´tadır
Arif tacıdır Hüseyin

Muhammed gülü Hüseyin
Gülün bülbülü Hüseyin
Seni sevmeyen gönülü
Bilirim ölü Hüseyin

İlmin yoludur Hüseyin
Ali oğludur Hüseyin
Aşk ile özü doludur,
Aşkın nurudur Hüseyin

Fatime nuru Hüseyin
İsrafil suru Hüseyin
İslamın büyük gururu
Ümmet şuuru Hüseyin

Ba'nın noktası Hüseyin
İlmin sakası Hüseyin
Kerbela'nın matem yası
Yiğitler hası Hüseyin

Dinin fettahı Hüseyin
Derdin felahı Hüseyin
Ol şehitler şehinşahı
Derviş semahı Hüseyin

Talibe rehber Hüseyin
Allah'tan eser Hüseyin
İki cihandaki Kevser
Halid'e önder Hüseyin

Tasavvuf Yolcusundan,

Halit Özdüzen

Abdulkadir Geylani

Muhammed neslinden, Şah-ı Veliden,
Gonca Hüseyin'den, gül Fadime'den,
Zarif ve inceden, nurdan bir beden,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Abidler içinde bir Abdulkadir.

Hasan-el Basri'nin irfan yolundan,
Bağdatlı Cüneyd'in aşkın kolundan,
İrem bağlarının eşsiz balından,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Aşıklar içinde şir Abdulkadir.

Kırklar, Yedilerin sultanı sensin,
Gavslar meclisinin imamı sensin,
İlim deryasının ummânı sensin,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Arifler içinde mir Abdulkadir.

Erenler bezminde dergâh kurulur,
Tüm veliler divanında bulunur,
Hama erlerinden yolun sorulur,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Lütfunla rüyama gir Abdulkadir.

Tasavvuf Yolcusundan

Halit Özdüzen

Bir Dostun Ardından

Bir akşam sessizce gideceğin belliydi…
Şebboylar açtığında dönmeyeceğin de…
Sevenlerin vardı caddeler boyu,
Bu adam kim diyenlerin de!
Ne sevenlerinle övündün,
Ne de kızdın, taşlayanlara,
Bildiğin yoldan yürüyerek
Adam gibi yaşayıp,
Adam gibi ayrıldın aramızdan.
Ama bir başka bulvarda yine seninleyiz (!)

Şimdi köşendeki küçük masa ve sandalye mahzun.
Kimsenin yüzü gülmüyor, o eski çay ocağında…
İnsanlar fısıltıyla konuşuyorlar, hatıranı incitmemek için.
Birkaç garip, yolunu bekliyor hiç gitmemişsin gibi…
Bir çay, belki de simit ısmarlarsın diye…
Bir ümit, bir ışıktın onların dünyasına,
Yine de oralardan el salla, hatta arada bir uğra olmaz mı?

Giderken alkış istemiyordun,
Tekbir ve çiçeklerle uğurlandın,
Şimdi birileri seni mezarlıkta sanıyor!
Güya sen ölüsün, onlar “diri” ya (!)
Ölüler diyarına yine helva pişiriyorlar,
Ama kendileri yemek için,
Olsun bir, iki yoksul da nasipleniyor ya…
Mezarlık önlerinde hazır Ya-Sin’ler satıyorlar.
Birileri alsın da ölmüş atasına göndersin diye!
Sahi sen helvayı da sevmezdin, din tüccarlarını da.
Yine de gül, geç olur mu onlara?
Yoksa mezar taşını çalarlar, kimse Fatiha okumasın diye!

Bırak, hüzünlü geceler artık yetim kalsın,
Sen diriler yurdunda ebedi dostlarınlasın!

Halit Özdüzen

Ah Benim Yüreciğim

Geceler,
Kederlerimin,solgun yansıması…….
Karanlık dünyalarda,kara ölümlerin aynası
Biçare insanların,çaresizliklerinin ,
Artması çoğalması,
Yorgunların daha da yorulması,
Üşümesi ve hatta donması,
Ve en kötüsü yalnızlığın olması.
Her gece yüreğimde büyüyen hüznümle,
Sustukça,çoğalıyor yalnızlığım.
Geceler niçin böyle kabus oluyor bana,
Ah benim yüreciğim

Geceler;
Gelirken, getirseniz ya, bana da mutluluğun,
Taze müjdelerini,
Düşürsene havaya,suya,toprağa olduğu gibi,
Bana da,yüreğime de cemrelerini.
Isıtsana gönlümün havalarını,
Yaksana yüreğimin topraklarını,
Akıtsana sular seller gibi ,dostların dillerinden
Sımsıcak sözlerini,
Yüreğimde hissetmeliyim cemrelerini…

Bu size son seslenişim olacak beklide,
Her akşam yüreğimde büyüyen hüznümle
Sustukça çoğalıyor yalnızlığım,
Ne tatlı bir söz duyuyor kulağım,
Dost insanlara da bir o kadar uzağım,
Bir yalnızlık türküsü tutturmuş,ah ediyor yüreğim.
Böylesine kabustur gecelerim.
Cemrelerin sana da düşmesidir dileğim,
Ah benim yüreciğim…..


Selahattin Ölmez

Sultanım

Gözlerim kapansa, gönlüm uyanır
Gecem Sen, günüm Sen, her anım Sensin
Aklıma ne düşse, Senle boyanır
Zikrim Sen, fikrim Sen, irfanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Her nereye dönsem, orda Sen varsın
Yüreğimde daim yanansın, narsın
Canımdan özge dost, hasretsin, yarsın
Yüzüm Sen, yönüm Sen, imanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Sana sığınırım, Seni bilenim
Her daim kulunum, sadık kölenim
Ben Sende doğmuşum, Sende ölenim
Gönül tufanımda limanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Zannımla yıllarca tapınageldim
İbrahim’i duydum, yapına geldim
Boynum kıldan ince, kapına geldim
Sübhan’sın haneme mihmanım sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Dört kitabın özü, beyanısın Sen
Her şeyin gizlisi, ayanısın sen
An be an zatının, devranısın Sen
Emarem, delilim, bürhanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Mesafe Cehennem, Senle arama
Cennetim, son vermek benle harama
Duam ise derman, gönül yarama
Tespihim, feryadım, figanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

Talibi, örtünü kaldırma sakın
İhramın altından, âleme bakın
Nefsin batın ise, vuslat çok yakın
Bismi Allah, Rahim, Rahmanım Sensin
Sahibim, hünkârım, sultanım Sensin

İhsan Ertem

Sustum...!

Sustum...!

Resimli Manalı Sözler

Resimli Manalı Sözler

Aşk Yolcusu

Bir hazan mevsimi aniden gelip,
Gönlümde nevbahar estirdin güzel.
Manalı bakışla aklımı çelip,
Sevda potasında erittin güzel.

Razıydım dalımda tek bir goncaya
Öbek, öbek güller açtırdın güzel.
Sönmüş küllerini saçıp havaya,
Gönül volkanımı harlattın güzel.

Sen bende saklısın,ya ben nerdeyim?
Beni benden alıp, götürdün güzel.
Ebedi aydınlık, bir beldedeyim.
Gecemi gündüze döndürdün güzel

Şimdi ne tarafa baksam ordasın.
Her şey senden bana bir cilve güzel.
Bülbülde,güldesin; alda, mordasın,
Halid'i yaktığın kordasın güzel.

Halit Özdüzen

Selam Sana Ya Muhammed Mustafa

Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.

İsrafil ninniler söyledi cana,
Çocuklukta özlem duydun babana,
Anam babam feda olsunlar sana,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ruhu nakşın gönüllere pür şifa.

Gençliğinde cesur, mert bir civandın,
Doğruluğa ta yürekten inandın,
Muhammedü'l-emin unvanı aldın,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Cemâlin benzerdi hüsn-ü Yusuf'a.

Ceddin İbrahim'in Hanif dininde,
Bazen tüccar oldun Kenan ilinde,
Yalan yanlış yoktu senin dilinde,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Meleklerde olmaz sendeki vefa.

Mirâcına şahit oldu âlemler,
Sevenler müjdeli haberi bekler,
Firâkından yandı bütün felekler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Gelmek istiyorum senin tarafa.

Ağzında dualar, gözlerin yaşlı,
Çocukla çocuktun, yaşlıyla yaşlı,
Oldukça vakurdun, hep ağır başlı,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şöhretin yazıldı nurlu Mushaf'a.

Konuşurken sesin gayet sakindi,
Bakışın kararlı, gözler emindi,
Firdevs dedikleri Cennet tenindi,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Allah remzeyledi mim-i hurûfa.

Tenin gül kokardı, nefesin reyhan,
Dünyada sultandın, ukbada sultan,
Seni görmek ister bu fakir her an
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Şefâatin göster koyma A'râfa.

Ahlâkın Kuran'dı âdabın Furkân,
Ashâbın ışıktı, Ehl-i beyt nurdan,
Resul ayrılamaz çâr-ı yarından,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Ehl-i Beyte canlar feda bin defa!

Şah Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin,
Sevdam Zeynep ile Zeynel Abidin,
Sensin kıblem, sensin Kevser, sensin din!
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Her zerrene Halit feda bin defa.

Tasavvuf Yolcusundan

Halit Özdüzen

Resulullah S.A.V Den Nakledilen

Resulullah S.A.V Den Nakledilen
X